Okuma eylemi insanın engin deneyimlerinden biriyken çağın teknolojik koşullarıyla dokunmatik cihazlarda kaydırarak göz gezdirmeye dönüştü. Ancak bu biçimde okumak, gerçek anlamda anlayarak okumaya tekabül etmiyor.
Anlayarak ve irdeleyerek okumak bir şeyi öğrenmenin en etkin yoluyken roman okuyarak bambaşka bir dünyanın içinde kaybolmanın ve empati kurmanın anksiyete hastalarına iyi geldiği görülüyor.
Her şeyin ivedi bir biçimde çözüme ulaşmasını isteyen çağın koşullarında hem anlayarak hem de hızlı okumanın birkaç yöntemi bulunuyor.
1. “İçindekiler” kısmı okumanız gereken ilk yer…
Çoğunlukla doğrudan konuya girme uğruna atladığımız bölüm olan “İçindekiler” kısmı aslında tüm içeriğin yol haritası oluyor. Hızlı okuma tecrübesi olanlar için bu bölüm okunması ve anlaşılması gereken en önemli bölüm; “İçindekiler” kısmı sayesinde hangi bölümlerin daha çok önem arz ettiğini ve dikkatli okunması gerektiğini bilirler.
2. Ana fikri kavrayın.
Önemli bölümler tespit edilip okuma aşamasına gelindiğinde akılda tutulması gereken tek bir soru vardır: “Yazar bana ne anlatmaya çalışıyor?”. Beyninizi konuya adapte edip, içeriği anlamaya yoğunlaştığınız takdirde ana fikri yakalamış olacaksınız.
3. Yazarın bakış açısını anlamak ve birkaç referansa göz gezdirmek yeterli olacak.
Bir araştırma yazını okuyorsanız bunun farklı birçok akademik araştırma ile desteklendiğini görürsünüz. Bir göz atarak yazarın formüle ettiği kilit noktaları yakaladıktan sonra genel fikri veren referanslara veya örneklere değinmeniz yeterli olacaktır. Monotonlaşan metinlerin tamamını okumanıza gerek yok.
4. Sesli okumayın.
Sesli okumak, kavramanızı gerektiren bir şeye yoğunlaşmanızı sağladığı gibi okuma akıcılığınızı güçlendirebilir, ancak hızlı okumanın da önüne geçer. Çocukken okuma öğrenme tekniklerimizden biri olan sesli okuma, konuşma ve okuma akıcılığını kazanmaya yönelik bir yöntemdir. Beynin, okumanın yanı sıra konuşma gibi ekstra bir hamle yapmasını gerektirir ki bu da hızlı okuma için fazladan zaman kaybıdır.