Tarihi Yarım Ada İstanbul‘da birbirinden farklı unsurları bünyesinde bulunduran ve bu özelliği sayesinde de farklılaşan ilçe Fatih’teki Ayasofya Cami’nin tarihini ve bilinmeyenlerini merak ediyor musunuz? Cevabınız evet ise gelin bu müzenin sırlarını birlikte keşfedelim.

Ayasofya Cami Hakkında Bilgi

  • 532-537 yılları arasında Bizans İmparatoru  I. Justinianus (Jüstinyen) tarafından günümüzün Fatih ilçesinin sınırları içerisinde yaptırılan Ayasofya, aynı yerde üç kez inşa edilmiş bir yapıdır. Eserin üç kere yapılma nedeni; önceki kiliselerin her birinin çıkan halk isyanları sonucu yıkılmasıdır. İlk ismi Megala Ekklesia (Büyük Kilise) olan eserin adı zamanla Kutsal Bilgelik anlamına gelen Ayasofya ismiyle değişmiştir ve yapının ikinci ismi günümüze taşınmıştır.
  • Ayasofya’nın bugünkü hali Bizans İmparatoru  I. Justinianus zamanındaki iki ünlü mimar tarafından çizilmiştir. Ayasofya çok görkemli bir yapı olmasına rağmen yapım aşamasının 5 yıl sürmesiyle de oldukça dikkat çeken bir tarihi eserdir. Çünkü bu büyüklükteki bir eser için 5 yıl oldukça kısa bir süredir.
  • Ayasofya 4.Haçlı Seferi sırasında Latinler tarafından yağmalanarak oldukça harap bir görünüme gelse de; Bizans İmparatorluğu tarafından İstanbul’un 1261 yılında tekrar alınmasıyla Ayasofya’da daha iyi bir görünüme kavuşmuştur.
  • Ayasofya Kilisesi 29 Mayıs 1453 tarihinde Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesiyle birlikte camiye dönüştürülmüştür. Yağmalanmalara ve darbelere direnen yapı hem Osmanlı Devleti’nin hem de Bizans İmparatorluğu’nun eseri desteklemek için koyduğu payandalar sayesinde bugünlere gelebilmiştir
  • Bir camiye dönüştürüldükten sonra Ayasofya’nın içine üzerinde minber, müezzin mahfili, hünkar mahfili ve vaaz kürsüsü eklenmiştir. Kısacası eserin içi İslam dinine özgü bir hal almıştır.
  • Ayasofya 19. Yüzyılda Sultan Abdülmecit Dönemi’nde zamanın ünlü isimleri Fossati Kardeşler tarafından onarılmıştır.Yaptıkları eserlerle İstanbul mimarisinde önemli bir yere sahip olan bu kardeşler özellikle de Ayasofya’nın kubbesini onarmalarıyla ülkemizde ünlenmişlerdir.
  • Ayasofya 1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle müzeye çevrilmiş, yerlilerin ve turistlerin İstanbul’da en çok merak ettikleri tarihi eserlerden birine dönüşmüştür.

Ayasofya Yapımında Kullanılan Malzemeler

Bizans İmparatoru  I. Justinianus (Jüstinyen) Ayasofya’yı yaptırmaya karar verdiğinde öncelikli hedefi Hz. Süleyman Mabedinden güzel bir yer yaparak dünyadaki en başarılı ibadet yerini inşa ettirmektir. Bu doğrultuda yola çıkan Bizans İmparatoru  I. Justinianus (Jüstinyen), Ayasofya’yı yaptıracağı zaman imparatorluğundaki her köşeye haber salarak yapının inşasında kullanılması için en kaliteli ve güzel malzemeleri toplamaya çalışmıştır. Ayasofya’nın yapımında kullanılan malzemeler;

  • Sütun ve mermerler: Yapıda kullanılan mermer ve sütunların tümü Aspendos, Ephesus, Tarsus gibi antik şehirlerin kalıntılarıdır.
  • Beyaz mermerler: Ayasofya oldukça görkemli bir yapı olduğu için eserin bazı yerlerinde beyaz mermerlerden de yararlanılmıştır. Her malzemenin en iyisini almak isteyen I. Justinianus (Jüstinyen)’in isteği doğrultusunda yapıda Marmara Adası’ndan alınan beyaz mermerler kullanılmıştır.
  • Pembe mermerler: Ülkemizin pembe mermeriyle ünlü ili Afyon’daki mermerlerden Ayasofya inşası sırasında da kullanılmıştır.
  • Nefler için kullanılan sütunlar: Ayasofya Cami’nde neflerin yapımında kullanılan sütunların Artemis Tapınağı’ndan getirildiği bilinmektedir.
  • Mozaikler: Ayasofya’da yukarıdaki ana malzemeler dışında kalan tüm duvarların birbirinden güzel mozaiklerle döşeli olduğunu söylemek mümkündür. Bu mozaikler de birbirinden farklı ülkelerden gelerek eserin duvarlarındaki yerlerini almıştır.

Ayasofya’dan Birkaç Mozaik Örneği

Ayasofya Apsis Mozaiği

Müzenin içerisinde bulunduğu konumdan dolayı Apsis Mozaiği ismini alan bu mozaik; Hz. Meryem ve kucağında İsa’nın değerli taşlardan yapılma başarılı bir tasviridir.  Ayasofya’da 6. Yüzyıla kadar mozaiklerde geometrik modeller kullanılırken sonrasında Tasvir Kırıcılık Dönemi’ne geçilmiştir ve Apsis Mozaiği bu tarzdaki mozaiklerin ilk örneğidir.

Apsis Mozaiği

Ayasofya Deisis Mozaiği

Rönesans’ın başlangıcı niteliğindeki kıyamet günü yakarışının ismi Deisis’dir ve insanların Hz. İsa’dan merhamet diledikleri bu sahnenin tasvirini yansıtan bir mozaik Ayasofya’da yer almaktadır. Mozaikte Hz. Meryem ve Hz. Yahya’nın İsa’ya yalvarmaları gözler önüne serilmektedir. İsa bu tasvirde sol elinde Kitab_ı Mukaddes’i tutarken sağ eliyle de takdis işareti yapmaktadır. Bu görünümün ismi Pantokrator İsa’dır.

Deisis Mozaiği

Ayasofya İmparator Aleksandros Mozaiği

Ayasofya’daki en kuytu köşelerden birine yapılan İmparator Aleksandros Mozaiğine konu olan olan IV. Leon’un kardeşi Aleksandros silik bir kişiliğe sahiptir. Ülkeyi kardeşiyle birlikte yönetseler de Aleksandros, Roma Tarihi’nde çok iz bırakamamıştır. Kuytu bir köşede bulunmasından dolayı günümüze en sağlam gelen mozaiktir. Çünkü yağmalamalar sırasında diğer mozaiklerden az zarar görmüştür.

Dilek Sütunu

Ayasofya Müzesi’nin kuzeybatı yönünde Dilek Sütunu olarak adlandırılan bronz levhalarla kaplı ve ortası oyulmuş bir direk vardır. Anlatılan efsaneye göre Bizans Dönemi’nde başı çok ağrıyan biri, bu sütuna yaslanarak baş ağrısının geçtiğini gözlemlemiştir. Sonrasında artık bu sütunun Dilek Sütunu olmasına karar verilmiştir. İnsanlar ellerini bu sütunun ortasındaki boşluğa daldırarak ellerine gelen suyu vücutlarının hastalıklı bölümlerine sürerek şifa aramaya başlamışlardır. Bir başka hikaye ise sütunun ortasındaki ıslaklıkların Meryem’in gözyaşları olduğunu rivayet etmektedir.

Günümüzde insanlar parmaklarını bu sütunun ortasındaki boşluğa dayadıktan sonra parmaklarını saat yönünde bir tur döndürerek dilek tutmaktadırlar.

Ayasofya Bilinmeyenleri ve Efsaneleri

  • Ayasofya yağmalanmalar ve depremler sonucunda büyük zarar görmüştür. Bu zararların yapıyı yıkmasını engellemek için eserin payandalarla desteklendiğini belirtmiştik.  Ayrıca Mimar Sinan’ın yaptığı minareler de binayı destekleyecek sağlamlıktaki yapılarıyla müzenin bugüne dek korunmasında etkili olmuş unsurlardandır.
  • Ayasofya dünyanın en eski katedralidir. Ayrıca dünyada en hızlı inşa edilen katedral olması da Ayasofya’yı farklılaştıran bir özelliktir.
  • Efsaneler Ayasofya’nın 5 yılda yapılabilmesini manevi işçilere yani cinlere, perilere ve devlere bağlarlar. Böyle düşünülmesinin nedeni Ayasofya’nın duvarındaki büyük izdir. Bunun bir devin el izi olduğu düşünülmektedir.
  • Ayasofya’nın kapılarından birinin yapımında Nuh’un Gemisi’nin Cudi Dağı’nda kalan kalıntılarının kullanıldığına inanılmaktadır.
  • Eser ile ilgili anlatılan bir diğer efsane de kubbelerin yıkılmaması için eski peygamberlerin kemiklerini de içeren malzemelerin kullanıldığıdır. Çünkü zamanın keşişleri imparatora bu yönde tavsiyede bulunmuştur.
  • Ayasofya’yı bir meleğin beklediğine inanılmaktadır. Şöyle ki yıllar önce Ayasofya inşaatından çalışan ustalar bir iş için bir yere gittiğinde çıraklarına kullanılan eşyaların başında beklemelerini önermişlerdir. Saatlerce bekleyen çırağa bir adam yaklaşarak onun yorulduğunu biraz da kendisinin müzeyi bekleyeceğini söylemiştir. Çırak başta eşyaları bırakmak istemese de; adamın ısrarlarına dayanamayarak tüm her şeyi ona emanet etmiştir. Sonrasında da başına gelenleri ustalarına anlatmıştır. Ustalar çırağın tariflerinden yola çıkarak adamın bir melek olduğunu düşünmüşlerdir ve bu melek Ayasofya’yı korusun diye çırağı memleketine sürmüşlerdir.
  • Bir efsaneye göre Hz. İsa çarmıha gerildiğinde kullanılan çiviler Ayasofya’nın gizli bölümlerinden birinde saklanmaktadır.
  • Bir diğer efsaneye göre Ayasofya’nın sütunlarından birinde kıyamet tarihi yazılıdır. Hz. Hızır tarafından yazılan nottaki tarih ise; yevm-i Pazar, sene 1038…

Ayasofya'nın Akşam Görüntüsü

Ayasofya Giriş Ücreti

Ayasofya Müzesi’ne girişin güncel fiyatı: MüzeKart Sahipleri için bilet ücreti 250 TL, TC vatandaşları için bilet ücreti 500 Tl’dir. Tam Bilet Fiyatı 25€’dur.
Kaynak: muze.gov.tr

Ayasofya Cami Nerede Yer Almaktadır?

Ayasofya İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan bir tarihi eserdir. Bu yapının önünden tramvay durağı geçtiği için gitmek için seçilmesi en mantıklı yol tramvay ile ulaşımdır. Ayasofya’ya ulaşmak için Bağcılar-Kabataş Tramvayı’nda Çemberlitaş Durağı’nda inilmelidir.

Ayasofya’ya Nasıl Gidilir?

Toplu Taşıma: İstanbul’da geniş bir toplu taşıma ağı bulunmaktadır. Şehirdeki metrobüs, metro, tramvay ve otobüs hatlarından herhangi birini kullanarak Ayasofya’ya ulaşabilirsiniz. Sultanahmet tramvay hattı Ayasofya’nın yakınından geçer.

Taksi: İstanbul‘da taksi hizmeti oldukça yaygındır. Taksileri kullanarak Ayasofya’ya rahatlıkla gidebilirsiniz. Ancak trafiğin yoğunluğuna göre seyahat süresi değişebilir.

Yürüyerek: Eğer İstanbul’un tarihi merkezindeyseniz ve yakınsanız, Ayasofya’ya yürüyerek de gidebilirsiniz. Sultanahmet Meydanı ve çevresi, pek çok turistik noktayı bir araya getiren bir bölgedir.

Özel Araç: Eğer İstanbul’da kendi aracınız varsa, Ayasofya’ya özel aracınızla da gidebilirsiniz. Ancak trafiğin yoğun olduğu saatlerde ve Sultanahmet’in dar sokaklarında park yeri bulmak zor olabilir.