İzleyicilerin hakkında en çok kutuplaştığı sinema, Fransız sinemasıdır desek abartmış olmayız. Çünkü izleyicilerin bir bölümü Fransız filmlerini severek izleyip onlardan hayranlıkla bahsederken, bir bölümü ise Fransız filmlerinin çok da güzel olmadığını düşünüyor.

Bugünkü içeriğimizde Fransa menşeili filmleri seven kişilerin zaten bayılarak izleyeceği fakat sevmeyen kişilerin de izlediklerinde keyif alacakları hatta bu filmlerde kendilerinden bir şeyler bulabilecekleri 5 filmden bahsedeceğiz. Dileriz içeriğimizden keyif alırsınız.

Unutmayın; Fransız filmleri ile sıradan dünyaların içerisindeki kocaman hikayelere şahitlik edebilirsiniz. Hayatın akışı içerisindeki ufak bir olayı konu edinme olasılığı yüksek bu filmleri izlerken başrollerin bile günlük hayatınızda karşılaşma olasılığınız yüksek kişiler olduğunu keyifle fark edeceksiniz.

Önerilerimize gelecek olursak;

Jeux D’enfants

Jeux D’enfants

Dilerseniz önce bir klasikten başlayalım. Fransızca ismiyle Jeux D’enfants, Türkçeye “Cesaretin Var mı Aşka?” ismiyle çevrilmiş ve IMDB’den 7,7 puan almış romantik bir filmdir. Annesini henüz küçükken kaybetmiş Julien Janvier ve göçmen Sophie Kowalsky’nin birlikte büyüme hikayesini ekrana taşıyan film, bu ikilinin ellerindeki bir kutuyla oynadıkları cesaret oyununu odağına alır. İkilinin henüz küçük yaşlarda oynamaya başladığı bu oyun, onları hem birbirlerinin ruh eşi kılar hem de birlikte mutlu olmalarını imkansıza dönüştürür. Sophie ve Julien’in benliklerine rağmen birlikte mutlu olup olamayacağının hikayesinin anlatıldığı Jeux D’enfants sizi büyülü bir yolculuğa çıkaracak.

Eğer ki bir film izleyip hem aşkı doruklarınıza kadar hissetmek hem de aşkı zorlaştıran iki kişiyi seyrederek zamanın kıymetinin farkına varmak isterseniz başrollerinde 2007 yılından beri evli Marion Cotillard ve Guillaume Canet’in oynadığı “Cesaretin Var mı Aşka”yı mutlaka görmelisiniz.

Sizi bu güzel filmin soundtracklarından birini dinlemeye davet ediyoruz.

Sophie: Ayrılmak yok.

Julien: Asla. Hiç sormadın ama pişman olduğum üç şey var. Ben hazırdım…

Sophie: Başka?

Julien: Seni seviyordum ve herkese meydan okuyabilirdim. Önüme çıkan herkese…

Jeux D’enfants (2003)

Le Fabuleux Destin D’amelie Poulain

Fransız yapımı klasik bir filmden başladığımıza göre keşif yolculuğumuza bir diğer klasikle devam edelim. Orijinal adıyla Le Fabuleux Destin D’amelie Poulain, Türkçe’ye Amelie Poulain’in Masalsı Kaderi ismiyle çevrilmiştir. IMDB’den 8,3 puan alan film romantik bir film olmakla birlikte izleyen herkese hayal kurmanın hayallere ulaşma noktasındaki işlevini gösterdiği için mutlaka görülmelidir.

Sevgisiz bir ortamda büyüyen ve teşhis edilen hastalığı sayesinde okula gidemeyen bu nedenle de sosyal hayattan uzak bir yaşam süren Amelie, bir yetişkin olduğunda elinde mutlu olmak için yalnızca hayal kurma yeteneğinin olduğunu keşfeder. Bu yeteneğiyle diğer insanlara mutluluk vermeye karar veren Amelie’nin sıradan hayatının hayalleri sayesinde nasıl renklendiğini ve bu genç kadının insanları mutlu etme yolculuğunda “gerçek aşk”a nasıl ulaştığını izleyerek keyif ve mutluluk dolu birkaç saat geçirmek için bu filmi mutlaka görmelisiniz.

Amelie’den bir soundtrack:

Çocukken zaman bir türlü geçmez. Sonra bir bakmışsın 50 yaşındasın.

Le Fabuleux Destin D’amelie Poulain (2001)

Paris Je t’aime

Paris Je t’aime

Sıradaki film önerimizle sizi Fransa’nın başkenti Paris’e aşk dolu, tutku dolu, bazen de hüzün dolu bir yolculuğa çıkarıyoruz ve filmi izlerken üzüldüğünüz sahneler olsa dahi bu yolculuğun hayatınızdaki en keyifli seyahatlerden biri olacağına söz veriyoruz. Size kendinizi Paris’te gibi hissettirecek film önerimizin ismi Paris Je t’aime… Orijinal isminden direkt olarak çevrilen Paris, Seni Seviyorum toplamda 22 ünlü yönetmenin Paris’te geçen kısa filmlerinden oluşuyor ve film, castındaki değerli oyuncular sayesinde izleyenlere görsel bir şölen yaşatıyor.

Özellikle Paris’in yaşayan bir şehir olduğunu izleyenlerin zihinlerinde somutlaştıran Paris Je t’aime’in IMDB puanı; 7,3.  Kadrosunda Juliette Binoche, Elijah Wood, Natalie Portman, Gerard Depardieu ve Gaspard Ulliel gibi dünyaca ünlü oyuncuların rol aldığı bu film sayesinde siz de Paris’in farklı sokaklarında yürüyüşe çıkabilir; şehrin havasına temas ettiğinizi hissedebilir ve Paris’in ruhuna dair fikir sahibi olabilirsiniz.

Paris Je t’aime’den bir soundtrack:

Bazen bu hayatı paylaşacak birinin olması iyi olurdu diye düşünüyorum. Mesela, bir gökdelenden aşağı Paris’e bakarken birilerine “Ne kadar güzel değil mi?” demek istiyorum. Ama kimse yok.

Paris Je t’aime (2006)

La Fille Sur Le Pont

Aşkın fırlatılan bıçaklarla yansıtıldığı bir film fikri sizi de heyecanlandırdı mı? Eğer cevabınız evet ise size harika bir Fransız filmi önerimiz daha var. O da La Fille Sur Le Pont yani Türkçe adıyla Köprüdeki Kız. Hayatının anlamını yitirdiğini düşünen Adele, bir gece vakti kendisini Seine Nehri’nin soğuk sularına atacakken yakınlardaki sirkte bıçak ustası olarak çalışan Gabor ile tanışır. Gabor, Adele’i intihar etmekten vazgeçirmeye çalışarak onu sirkte çalışmaya ikna etmek ister. Yaşanan çeşitli olaylardan sonra sirkte birlikte çalışmaya başlayan çift Gabor’un Adele’e fırlattığı her bir bıçakla birlikte daha büyük bir aşkın başrolü olmaya başlarlar.

Kaderin oynadığı oyunlar sonunda yolları ayrılan Adele ve Gabor’un gittikleri yerlerde birbirlerini aramalarını izleyerek aşka ve tutkuya doymak isterseniz IMDB’den 7,6 puan alan bu başarılı filmi mutlaka izlemelisiniz.

Filme dair bir not: La Fille Sur Le Pont’un son kısımları İstanbul’da geçmektedir. Hatta film Galata Köprüsü’nün üstünde bitmektedir.

La Fille Sur Le Pont’tan bir soundtrack:

İnsanların aşık değilken delice aşık görünmesi tuhaf değil mi?

Numara yapmak kolay olmalı.

La Fille Sur Le Pont(1999)

Ensemble, C’est Tout

Bugün önereceğimiz son film bir araya gelen sıradan insanların ortaya çıkardığı harmoniyle içinizi ısıtacak bir Fransız filmi… Anna Gavalda’nın çok satan romanından beyaz perdeye aktarılan Ensemble, C’est Tout yani Bir Aradayız, Hepsi Bu anoreksiya Camille’in yolunun gergin aşçı Franck, onun ölmek üzere olan ananesi Paulette ve kekeme Philibert ile kesişmesiyle başlıyor ve hepsi en dipte bu olan insanlar birbirlerine alıştıkça daha mutlu bir hayat yaşamaya başlıyor. Aile bağları zayıf insanların birbirlerine nasıl aile olabileceğini gösteren bu filmi izleyerek siz de dostluğun ne kadar önemli olduğunu; ekranda olsa dahi zamansız yeşeren bir aşkın nasıl kalbinizi çarptırdığını ve yeniden başlamanın aslında hiç de zor olmadığını keşfedebilirsiniz.

Ensemble C’est Tout’tan bir soundtrack:

Bir kitabın dindiremeyeceği acı yoktur.

Ensemble C’est Tout (2007)